settings icon
share icon
Soru

İsa'nın ululuğunu bir yana bırakması ne anlama gelir (Filipililer 2:7)?

Yanıt


Filipililer 2:7'de Pavlus, İsa'nın "kendini alçalttığını, kul özünü aldığını ve insan benzeyişine büründüğünü" yazar. Ululuğunu bir yana bıraktı ifadesi İsa'nın "kendini boş kıldığı" anlamına gelir. Bazıları bunu İsa'nın tanrısal niteliklerinden geçici olarak vazgeçtiği şeklinde yorumlamıştır. Ancak Filipililer 2:7'nin bağlamına daha yakından bakıldığında, Pavlus'un ne demek istediğine dair farklı bir anlayış ortaya çıkmaktadır.

Pavlus İsa'nın "ululuğunu bir yana bıraktığını" yazdığında, İsa'nın Tanrı'dan daha aşağı bir konuma düştüğünü ya da enkarnasyonu sırasında ilahi niteliklerinden "vazgeçtiğini" söylememektedir. Bunun yerine, Pavlus'un odak noktası Mesih'in, Tanrı'nın önceden var olan ve ebedi Oğlu olarak ilahi ayrıcalığından ve statüsünden kendi isteğiyle feragat etmesidir. Filipililer 2:6-7 bu süreci özetlemektedir: "Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı'ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı."

O halde Filipililer 2:7'nin odak noktası, Mesih'in tanrısallığını kaybetmesinden ziyade alçakgönüllülük ve hizmet örneğidir. Bu nedenle, ululuğunu bir yana bıraktı ifadesi İsa'nın evrenin kralı olarak sahip olduğu ayrıcalıklardan "vazgeçme" kararını ifade eder. İsa ilahi ayrıcalıklarına tutunmak yerine, "bir hizmetkâr biçimine bürünmeyi ve insan benzeyişinde yaratılmayı" seçmiştir. Beden almasının amacı "canını birçokları için fidye olarak vermekti" (Markos 10:45). İsa alçakgönüllülükle, başkalarının çıkarlarını kendi çıkarlarından üstün tutmuş (Filipililer 2:3-4), hatta ölüm noktasına kadar gelmiştir (Filipililer 2:8). Gerçekten de, bu dünyada, "İnsanlarca hor görüldü, Yapayalnız bırakıldı. Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı. İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü, Ona değer vermedik" (Yeşaya 53:3).

Mesih'in ululuğunu bir yana bırakmasını anlamanın anahtarı, O'nun tanrısallığını kaybetmediğini kabul etmektir. Aksine, bu kasıtlı bir alçakgönüllülük ve hizmet eylemiydi. İsa, "ululuğunu bir yana bırakarak" (Filipililer 2:7), hizmet edilmek yerine hizmet etmeyi seçerek imanlılar için bir model oluşturmuştur: "Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız. Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek gösterdim" (Yuhanna 13:14-15). O'nun beden alması ve kurban olarak ölmesi, günahkâr insanlığa duyduğu sevgiden kaynaklanmaktadır: "Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü" (Romalılar 5:8).

Bu nedenle, Pavlus İsa'nın "ululuğunu bir yana bıraktığını" yazdığında (Filipililer 2:7), İsa'nın günahkârlara olan sevgisine tanıklık etmektedir. İsa güçten yoksun olduğu için değil, bir insan olarak yaşamak ve Babasının yeryüzündeki görevini yerine getirmek için ilahi ayrıcalıklarını bir kenara bırakmayı seçtiği için zayıflık konumunu benimsemiştir (Yuhanna 4:34; Luka 22:42). O'nun insan olmaya ve çarmıhın acısını çekmeye istekli olması, düşmüş bir dünyayı kurtarmak için duyduğu sevginin derinliğini vurgular: "Rabbimiz İsa Mesih'in lütfunu bilirsiniz. O'nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu" (2. Korintliler 8:9).

English



Türkçe anasayfaya dön

İsa'nın ululuğunu bir yana bırakması ne anlama gelir (Filipililer 2:7)?
Bu sayfayı paylaş: Facebook icon Twitter icon Pinterest icon Email icon
© Copyright Got Questions Ministries