settings icon
share icon
Soru

Kutsal Kitap’taki Doğaüstü Belirtiler Armağanlarının Amacı Nedir?

Yanıt


utsal Kitap’taki doğaüstü belirtiler armağanlarından söz ettiğimizde, bilinmeyen dillerde konuşmak, görümler, iyileştirmek, ölüleri diriltmek ve peygamberlik etmek gibi mucizeleri kastederiz. İnanlılar arasında bunların gerçekten var olup olmadıkları konusunda hiçbir kuşku yoktur, çünkü Kutsal Kitap bunları açık bir şekilde tanımlar. İnanlılar arasında anlaşmazlıklar ortaya çıktığında, konu genelde armağanların amacı ve günümüzde bunları yaşayıp yaşayamadığımızdır. Bazıları, bu armağanların kişinin kurtuluşunun doğaüstü belirtileri olduğunu, diğerleri ise bunların Kutsal Ruh’un vaftizinin bir doğaüstü belirtileri olduğunu, daha başkaları da, bunların amacının Müjde’nin mesajının gerçekliğini bildirmek olduğunu söyler. Gerçeği nasıl bilebiliriz? Bu konular hakkında Tanrı’nın amaç bildirilerini bulmak için Kutsal Yazılar’ı araştırmamız gerekmektedir.

Kutsal Kitap’ta doğaüstü belirtiler armağanlarından söz edilen ilk yer, Tanrı’nın Musa’ya Mısır’dan çıkışlarıyla ilgili talimat verdiği Mısır’dan Çıkış kitabıdır. Musa, insanların kendisini Tanrı’nın yolladığına inanmayacaklarından endişe ediyordu, bunun üzerine Tanrı ona değneğin yılan haline gelmesi ve elinin de cüzam olması doğaüstü belirtilerini verdi. Tanrı bu doğaüstü belirtiler hakkında, “Bunu yap ki, ataları İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrısı RAB’bin sana göründüğüne inansınlar” demişti (ayet 5). Tanrı Musa’ya, eğer insanlar hâlâ inanmıyorlarsa, Nil nehrinden su alıp yere dökmesini ve suyun kana dönüşeceğini söylemişti (ayet 9). Doğaüstü belirtilerin amacı, İsrail oğullarının Tanrı’nın mesajcısına inanmasıydı.

Tanrı aynı zamanda Musa’ya, Firavun halkın gitmesine izin versin diye ona göstermek üzere mucizevi doğaüstü belirtiler de vermişti. Tanrı, Mısır’dan Çıkış 7:3-5’te Musa’ya, Mısır’da doğaüstü belirtiler ve mucizeleri arttıracağını söyleyerek, “Mısır’a karşı elimi kaldırdığım ve İsrailliler’i aralarından çıkardığım zaman Mısırlılar benim RAB olduğumu anlayacak” demişti. Tanrı, Mısır halkının, İsrailliler’i kurtarmaya çalışanın Kendisi olduğunu bilmesini istiyordu. Musa, Mısır’dan Çıkış 10:7’de Firavun’a, ilk doğan çocukları öldürecek son belanın, Tanrı’nın Mısırlılar’la İsrailliler arasında bir ayrım yaptığını göstermek için olacağını söylemişti. Doğaüstü belirtiler ve harikalar, Musa’nın Tanrı tarafından gönderildiğini bilmeleri için Tanrı’nın mesajını Firavun ve Mısırlılar için onaylamıştı.

İlyas Peygamber, Karmel Dağı üzerinde sahte peygamberlere meydan okuduğunda (1. Krallar 18), insanların Kendisinin gerçek Tanrı olduğunu bilmeleri için gökten mucizevi bir biçimde ateş indirmesi için şöyle dua etti: “Ey İbrahim’in, İshak’ın ve İsrail’in Tanrısı olan RAB! Bugün bilinsin ki, sen İsrail’in Tanrısı’sın, ben de senin kulunum ve bütün bunları senin buyruklarınla yaptım... Ya RAB, ... bu halk senin Tanrı olduğunu anlasın” (36, 37 ayetler). Kendisinin ve diğer peygamberlerin gerçekleştirdiği mucizeler, bu peygamberleri Tanrı’nın gönderdiğinin ve Tanrı’nın İsrail’in ortasında iş başında olduğunun bir onayıydı.

Yoel Peygamber’e, Tanrı’nın İsrail üzerindeki yargısıyla ilgili bir mesaj verilmişti ve bu mesajın içinde bir merhamet ve umut peygamberliği vardı. Yargı, vaat edildiği üzere gelip de halk ona tövbe ederek karşılık verdiğinde Tanrı bundan sonra yargıları kaldırıp bereketlerini yeniden vereceğini söylemiştir: “Bileceksiniz ki, İsrail halkının arasındayım, Tanrınız RAB benim, başka biri yok. Halkım bir daha utandırılmayacak” (Yoel 2:27). Tanrı bu sözlerden hemen sonra Ruhu’nu, peygamberlik edebilsinler, görümler ve gerçekleşen mucizeleri görebilsinler diye insanların üzerine dökeceğini söylemişti. Öğrenciler, Pentikost gününde bilinmeyen dillerde konuştuklarında (Elçilerin İşleri 2:1-21), Petrus, “Bu gördüğünüz, Peygamber Yoel aracılığıyla önceden bildirilen olaydır” demiştir. Bunun amacı neydi? İnsanların, Petrus ve diğerleri tarafından bildirilen mesajın Tanrı’nın mesajı olduğunu bilmeleriydi.

İsa’nın hizmetine çeşitli doğaüstü belirtiler ve belirtiler eşlik etmişti. İsa’nın mucizelerinin amacı neydi? Yuhanna 10:37-38’de İsa, dinen küfür ettiğini söyleyerek Kendisini taşlamak isteyen Yahudiler’i yanıtlarken şöyle demişti: “Eğer Babam’ın işlerini yapmıyorsam, bana iman etmeyin. Ama yapıyorsam, bana iman etmeseniz bile, yaptığım işlere iman edin. Öyle ki, Baba’nın bende, benim de Baba’da olduğumu bilesiniz ve anlayasınız.” Tıpkı Eski Antlaşma’da olduğu gibi, İsa’nın mucizelerinin amacı da, mesajcının üzerinde Tanrı’nın eli olduğunu kanıtlamaktı.

Ferisiler İsa’dan kendilerine bir doğaüstü belirtiler göstermesini istediklerinde, İsa, “Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Peygamber Yunus’un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecektir. Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır. Ninova halkı, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus’un çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus’tan daha üstün olan buradadır (Matta 12:39-41). İsa, doğaüstü belirtilerin amacının insanların Tanrı’nın mesajını kabul edip ona göre karşılık vermeleri olduğunu açıkça bildirmişti. Aynı şekilde, Yuhanna 4:48’de de memura, “Sizler belirtiler ve harikalar görmedikçe iman etmeyeceksiniz” demişti. Doğaüstü belirtiler iman etmekte zorluk çekenlere bir yardım aracıydı ancak odak Mesih’te kurtuluş mesajıydı.

Kurtuluş mesajının anahatları, 1. Korintliler 1:21-23’de Pavlus tarafından bildirilmiştir: “Tanrı iman edenleri saçma sayılan bildiriyle kurtarmaya razı oldu. Yahudiler doğaüstü belirtiler ister, Grekler’se bilgelik arar. Ama biz çarmıha gerilmiş Mesih’i duyuruyoruz. Yahudiler bunu yüzkarası, öteki uluslar da saçmalık sayarlar.” Doğaüstü belirtilerin bir amacı vardır ancak bunlar sonuca, yani Müjde’nin bildirilmesi yoluyla canların kurtuluşuna götüren yollardır. Pavlus, 1. Korintliler 14:22’de, “bilinmeyen diller imanlılar için değil, imansızlar için bir belirtidir” demiştir. Tanrı, iman etmemiş kişileri, Mesih’in mesajının doğru olduğuna ikna etmek için bilinmeyen dillerde konuşmak gibi mucizevi belirtiler kullanmıştı. Ancak, bağlamın geri kalan kısmının gösterdiği gibi, daha önemli olan şey, Müjde’nin mesajının açık bir şekilde bildirilmesiydi.

Doğaüstü belirtiler ve mucizeler hakkında konuşulurken sıklıkla gözden kaçırılan bir şey de, onların Kutsal Yazılar’daki zamanlamaları ve nerede olduklarıydı. Çoğunlukla düşünülenin aksine, Kutsal Kitap zamanlarında yaşayan insanlar her zaman mucizelere tanıklık etmiyorlardı. Hatta, Kutsal Kitap’ın mucizeleri genelde Tanrı’nın insanları ele alışındaki özel etkinliklerin etrafında toplanır. İsrail’in Mısır’dan kurtarılışı ve Vaat Edilen Topraklar’a girmesine birçok mucizeler eşlik etti ancak mucizeler bundan kısa bir süre sonra ortadan kalktı. Son krallık yıllarında, Tanrı halkı sürgüne göndermek üzereyken, bazı peygamberlerinin mucizeler yapmalarına izin verdi. İsa bizim aramızda yaşamaya geldiğinde ve elçilerin hizmetinin ilk yıllarında, onlar da mucizeler yaptılar ancak bu zamanların dışında Kutsal Kitap’ta çok az mucize ya da doğaüstü belirtiler görüyoruz. Kutsal Kitap zamanlarında yaşayan insanların çoğu hiçbir zaman kendi gözleriyle doğaüstü belirtiler ve harikalar görmemişlerdir. Tanrı’nın kendilerine zaten bildirmiş olduğu şeylere imanla yaşamaları gerekmişti.

İlk kilisede, doğaüstü belirtiler ve harikalar, öncelikle Müjde’nin çeşitli insan toplulukları arasında ilk sunumu etrafında gerçekleşmişti. Pentikost gününde, “O sırada Yeruşalim’de, dünyanın her ülkesinden gelmiş dindar Yahudiler bulunduğunu” okuyoruz (Elçilerin İşleri 2:5). Bilinmeyen dillerde konuşma doğaüstü belirtisi, ilk önce başka ülkelerde yetişmiş ve o ülkelerin yabancı dillerini konuşan (6-11 ayetler) Yahudiler için verilmişti. Hepsi Tanrı’nın harika işlerini kendi ana dillerinde duyduklarını kabul etmişler ve Petrus da onlara, bunu verebilecekleri tek doğru karşılığın günahlarından tövbe etmek olduğunu söylemişti (ayet 38). Müjde, Samiriyeliler’e ilk sunulduğunda Filipus doğaüstü belirtiler ve büyük mucizeler yaptı (Elçilerin İşleri 8:13).

Yine, Petrus, Yahudi olmayan biri olan Kornelyus’a gönderildiğinde, Tanrı onun işini onaylamak için doğaüstü bir belirti verdi. "Petrus’la birlikte gelen Yahudi imanlılar, Kutsal Ruh armağanının öteki uluslardan olanların da üzerine dökülmesini şaşkınlıkla karşıladılar. Çünkü onların, bilmedikleri dillerle konuşup Tanrı’yı yücelttiklerini duyuyorlardı (Elçilerin İşleri 10:45-46). Diğer elçiler Petrus’u sorguladıklarında, bunu Tanrı’nın yol gösterişine kanıt olarak vermişti ve diğerleri, “Tanrı’yı yücelterek şöyle dediler: ‘Demek ki Tanrı, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını öteki uluslara da vermiştir’” dediler (Elçilerin İşleri 11:18).

Her durumda, doğaüstü belirtiler armağanları, insanların işitip iman etmesi için Tanrı’nın mesajı ve mesajcısının bir onayıydı. Mesaj onaylandıktan sonra doğaüstü belirtiler ortadan kalktı. Bizim genelde bu doğaüstü belirtilerin hayatlarımızda tekrar edilmesine ihtiyacımız yoktur ama aynı Müjde mesajını kabul etmemiz gerekir.

English



Türkçe anasayfaya dön

Kutsal Kitap’taki Doğaüstü Belirtiler Armağanlarının Amacı Nedir?
Bu sayfayı paylaş: Facebook icon Twitter icon Pinterest icon Email icon
© Copyright Got Questions Ministries